Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik Eseri Üzerine Düşünceler - II

14 Daha önce de belirttiğimiz gibi Aristoteles’e göre erdemli bir kimse, yaşadığı ya da yaşayabileceği bütün talihsizliklere rağmen kolaylıkla pes edip de mutsuz olan bir kimse değildir. Çünkü onun karakteri, erdemi hayatı boyunca güzel, iyi ve hoş davranışlar sergilemesine dayanak sağladığı için, mutlu olmayı bilir, talihin cilveleri bile ona engel olamaz.

15 Kendisi amaç olan, başka şeyleri kendisi için yaptığımız bir etkinlik olarak mutluluk kuşkusuz bir ruh etkinliğidir Aristoteles’e göre. Ruhun bu etkinliği erdemli bir etkinliktir, erdeme uygundur. Bundan, erdemli olmayan kimselerin mutlu olamayacağı sonucunu çıkarabilir miyiz? Bir kimse aklın yasalarına göre hareket etmeyip, iyi, güzel ve hoş davranışlar sergilemiyorsa o kimse mutlu olamaz mı? Örneğin, varlıklı olan, içinde yaşadığı koşullar son derece yeterli olan ama sadece haz peşinde koşan, sağlıklı birine mutlu denemez mi? Bir oligark, bir demokrat ya da bir tiran mutlu olamaz mı? Bunların, yaşayış biçimleri onlara mutlu dememize engel midir? Öyle görünüyor ki, bu soruların cevapları, söz konusu kimselerin erdemli olup olmadıklarında gizlidir.
devamı...

16 Siyaset adamının mutlulukla uğraşması demek, aslında onun içinde bulunduğu toplumun iyi bir anayasayla yönetilmesi, toplumun her kesiminin yasalara göre hareket etmesi, toplumdaki işlerin yasalara uygunluğunu sağlamak demektir. Böyle bir durumda, ister istemez toplumun bütün bireyleri için mutluluğu getirir filozofa göre. Elbette ki buradaki temel ilke herkesin bulunduğu yere, mevkiye, sınıfa; yani, doğasına göre hareket etmesidir.

17 Biliyoruz ki, filozofa göre bir insanın iyi ya da kötü olması, onun bir etkinlikte bulunması sonucunda ortaya çıkar, aynı şekilde mutluluğu bir etkinlik olarak tanımlar. İnsan, uykuda herhangi bir etkinlikte bulunmadığı için onun bu durumda iyi ya da kötü, mutlu ya da mutsuz olduğunu söylemek zordur.

18 Karakter erdemlerini doğuştan kendimizde taşımıyoruz. Ama onları edinecek doğal bir yapımız var. Elbette bu erdemleri edinirken de doğaya aykırı bir şekilde edinemiyoruz. Ancak ve ancak onlara dair etkinlikte buluna buluna onları ediniriz. Örneğin bir kimse cesur doğmaz, ancak cesaret göstere göstere cesur olur.

19 İçinde cesur olma olanağını taşımayan biri, cesaret davranışlarını sergileme potansiyeline sahip olmayan biri cesur olamaz mı? Aristoteles açısından bu mümkün gözükmüyor. Nasıl ki bir tohum kendinde ağaç olma potansiyelini taşımazsa ve ondan ağaç olmasını beklemek yersizse, aynı şekilde cesaret potansiyelini içinde taşımayan biri de cesur olamaz diyebiliriz. Bu da insanların doğalarının farklı farklı olmasıyla açıklanabilir, filozofa göre.

aristotüeles

20 Aristoteles’in karakter erdemlerinin doğuştan olmayıp, sonradan alışkanlıklarla edinildiği düşüncesinden hareketle, insanın bu açıdan doğuştan erdemli olamayacağını ama erdemli davranışlar sergileye sergileye erdemli olabileceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Ayrıca, bir toplumda yasa koyucuların yurttaşları iyi olmaya alıştırdıklarını duymak da son derece ilgi çekicidir. Bundan, insanın doğuştan ne iyi ne de kötü olmadığını, yani iyi ya da kötü olarak doğmadığını ama yapıp ettikleriyle iyi ya da kötü olduğu sonucu çıkar. Burada yine işin temel prensibinin eylemde bulunma olduğunu görüyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir kimsede her ne kadar cesaret olduğu söylenirse söylensin, o kişi herhangi bir etkinlikte bulunmadan onun korkak mı yoksa cesur mu olduğunu söyleyemeyiz. Ancak bir eylemde bulunduktan sonra bir yargıda bulunabiliriz. Bu tıpkı, uyuyan bir kimseyi görüp onun iyi insan mı yoksa kötü biri mi olduğunu bilemeyişimize benzer.

21 İnsan nasıl yaşamalı, nasıl davranmalı, neleri yapıp neleri yapmazsa iyi biri olabilir? Bu soruların cevabını araştırırken, aslolan teorik bir bilgi edinmekle yetinmek değildir elbette. Asıl verilecek olan cevap, böyle bir araştırma sonucunda insanın davranışlarıyla erdemli biri olduğunu göstermesidir. Böylelikle, araştırma amacına ulaşmış olur. Yani, Aristoteles için asıl önemli olan, bu ahlak ve siyaset araştırmasının teorik boyutu değildir, bu önemlidir, ama asıl amaç dediğimiz gibi iyi bir insan olabilmenin olanaklarını gösterip, o olanaklar içinde insanı iyi ‘yapmak’tır.

22 Daha önce de belirttiğimiz gibi, Aristoteles felsefesinde, insan doğal olarak iyi ya da kötü değildir. Peki, doğal olarak iyi ya da kötü olmayan insan, nasıl oluyor da doğası gereği yönetmek ya da yönetilmek için yaratılmıştır? Buradan anlıyoruz ki, Aristoteles felsefesinde insana ait kimi özellikler doğuştan olmakla birlikte kimileri de sonradan kazanılmaktadır.

23 Aristoteles’e göre, iyilik bir orta olma halidir. Ama bunu derken, kendiliğinden kötü olan şeylerin, hasetlik, kıskançlık, zina, hırsızlık, adam öldürme gibi, orta halinin iyi olduğunu anlamamak gerekir.

24 Zorla ya da bilgisizlikten yapılan eylemlerden insan sorumlu tutulabilir mi? İnsan sadece bilerek ve isteyerek, bir tercihte bulunarak eylemde bulunuyorsa, bu eylemden sorumlu tutulabilir. Peki ya arzu ve tutkularının esiri olanlara ne demeli? Eğer onların eylemleri kendine ve dolayısıyla içinde bulunduğu topluma zarar veriyorsa/verirse, o zaman bu kimseler eylemlerinden dolayı cezalandırılır mı? Akıldan yeterince pay almayanlara gelirsek, bu kimseler eylemlerinden sorumlu tutulabilir mi?

25 Aristoteles düşünme nesnesinden bahsederken, akıldan yeterince pay almış olanların düşündüğü şeylerden bahseder, akıldan yeterli pay alamamış olan aptal ya da delilerin düşünce nesnesinden değil. Ayrıca hiç kimse öncesiz ve sonrasız şeyler hakkında enine boyuna düşünmez, der filozof. Bunun nedenini de, insan aklının öncesiz ve sonrasız olamayışıyla açıklayabiliriz.

26 İnsan, amacını belirler ve o amaca ulaşmak için gideceği yollar üzerinde enine boyuna düşünür ve karar vererek hareket eder.

27 İyi olmak da kötü olmak da elimizdedir, bir şeye evet demek de hayır demek de elimizdedir, der filozof.

28 Kötü olmaktan bahsettiğimizde onun nedenlerine bakmamız gerekir, kötü deyip geçmemek, başımızdan savmamak gerekir. Çünkü her insan, Aristoteles’in iyi şehir devletinde gerçekte hak ettiği yeri, değeri almalıdır. Doğa ona neyi uygun görmüşse, doğasına uygun bir durumda olmalıdır.

29 Aristoteles felsefesinde insanın doğuştan iyi ya da kötü olmadığını biliyoruz. İnsan, eylemleriyle iyi ya da kötü olur. Onun iyi ya da kötü olması, kendi bilinçli tercihinden ya da istemesinden mi kaynaklanıyor yoksa içinde yaşadığı koşulların, coğrafyanın da mı etkisi vardır?

30 Aristoteles’in ısrarla üzerinde durduğu ve vurguladığı şey arzulayan yanımızın aklımıza uygun davranması, onun yasalarına göre hareket etmesidir. Arzularımızın akla göre gerçekleşmesi ve ona uygunluğu güzel olanı meydana getirir.

31 Cömert kişi bir bakıma savurgan kimse ile cimri kimse arasında bir yerdedir. O, bir nevi çok vermek üzerine kuruludur. Ama sadece vermek değil, gerekli yere, kişiye ve gerekli zamanda vermekten bahsediyoruz. Yani genel olarak bir erdem olan cömertlikten bahsederken, erdemli olmanın genel ilkesine uymak gerekir. Yani, iyilik yapmak ve güzel şeyler yapmak. Bunu, kötülük yapmamak ve çirkin şeyler yapmamak olarak okumamak gerekir, çünkü biliyoruz ki Aristoteles’te aslolan eylemde bulunmaktır, eylemsizlik içinde olmak değil. Eylemde bulunmaktır, insanı iyi ya da kötü, erdemli ya da erdemsiz kılan.

Kaynak: Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, Çev.Saffet Babür, BilgeSu Yayınları, 3.Baskı, Ankara 2011

Yorumlar