Jürgen Habermas’tan Sivil İtaatsizliğe Dair 10 Alıntı


Sivil itaatsizlik temelde bireyin, bir topluluğun ya da toplumun kimi yasalara, politikalara, kurulu düzenin hukuk sistemine bir itiraz biçimidir. Çoğu tanıma göre şiddetsiz olmak koşulu ön plana çıkarılırken bu tanımın dışına çıkmak da mümkün. Jürgen Habermas, John Rawls’un sivil itaatsizlik tanımına dair şunları aktarıyor: “John Rawls, Adalet Kuramı adlı tanınmış eserinde şu tanımı önermektedir: Sivil itaatsizlik ‘genellikle, yasaların ya da hükümet politikasını değiştirilmesi sonucuna yol açmak isteyen kamuya açık, şiddetsiz, vicdanen belirlenmiş, ama yasaya aykırı bir eylemde’ kendisini gösterir. Meşru sayılabilecek bir sivil itaatsizlikte Rawls’a göre şu üç koşul gerçekleşmiş olmalıdır: Protesto iyi betimlenmiş ağır haksızlık olaylarına karşı olmalıdır; sonuç verme olasılığı yüksek yasal olanakları kullanılmış olmalıdır; itaatsizlik etkinlikleri anayasal düzenin işleyişini tehlikeye sokacak bir boyuta ulaşmış olmamalıdır.”   Görüldüğü gibi eylemin şiddetsiz olması, kamuya açık olması ve söz konusu bir yasaya aykırı olması ön plana çıkıyor tanıma göre. Elbette ki sivil itaatsizlik eylemleri bir nevi hak arayışıdır. Bununla birlikte, gasp edildiği düşünülen hakları geri alma amacı da güderler. Ama yine de Habermas’ın dikkatimizi çektiği nokta eylemlerin sistemi bir bütün olarak hedef almaması, yani anayasal düzenin işleyişini tehlikeye atacak nitelik taşımamaları gerektiğidir. Rawls’un tanımından hareket eden Habermas şu sonuca varır: “Sivil itaatsizlik bireysel çıkarların ya da yalnızca bireysel kanıların temelde yer alamayacağı, ahlaken temellendirilmiş bir protestodur. Kural olarak önceden duyurulmuş ve polisçe kendi akışında hesaplanabilir olan kamuya açık bir eylemdir. Hukuk düzenine olan genel itaate ilişmeksizin tekil hukuk normlarının kasıtlı olarak çiğnenmesini içermektedir, norm ihlalinin hukuksal sonuçlarına katlanmaya hazır olmayı gerektirir. Sivil itaatsizliğin gerçekleştirdiği norm ihlali nihayet sembolik bir karakterdedir-zaten buradan protesto araçlarında şiddetsizlik sınırlaması doğmaktadır.” Yapılan eylemlerin bireysel çıkarlar üzerine kurulmaması vurgusu, Habermas’ın genel hukuk normlarına önem vermesinden kaynaklanır. Eylemlerin, sadece bireysel çıkarlara dayanması ister istemez ‘genel’in çıkarını tehlikeye atar ki bu da Habermas açısından problemli bir durumdur. Belki de bu yüzdendir, sivil itaatsizlerin, yasa ihlalinden doğan hukuksal sonuçlara katlanmasına vurgu yapılmıştır. Aşağıda Jürgen Habermas’ın sivil itaatsizliğe dair önemli görüşlerini bulacaksın ey okur!


1
Kendinden emin olan her hukuk devleti demokrasisi sivil itaatsizliği, siyasi kültürünün zorunlu olduğu için normalleşmiş bir yapı taşı olarak algılar.

2
Sivil itaatsizlik bireysel çıkarların ya da yalnızca bireysel kanıların temelde yer alamayacağı, ahlaken temellendirilmiş bir protestodur. Kural olarak önceden duyurulmuş ve polisçe kendi akışında hesaplanabilir olan kamuya açık bir eylemdir. Hukuk düzenine olan genel itaate ilişmeksizin tekil hukuk normlarının kasıtlı olarak çiğnenmesini içermektedir. Norm ihlalinin hukuksal sonuçlarına katlanmaya hazır olmayı gerektirir. Sivil itaatsizliğin gerçekleştirdiği norm ihlali nihayet sembolik bir karakterdedir-zaten buradan protesto araçlarında şiddetsizlik sınırlaması doğmaktadır.

3
Bir demokratik hukuk devleti, meşruluğunu yalın bir yasallığa dayandırmadığı için, yurttaşlarından koşulsuz bir itaat değil, aksine yalnızca nitelikli bir itaat isteyebilir. 

4
Modern anayasal hukuk devletinin meşruluğu, yurttaşlarından hukuk düzenini, ceza korkusuyla değil, aksine özgür istençleriyle tanımalarını istemesindedir.

5
Sivil itaatsizlik olayı yalnızca, bütünüyle işler durumda olan bir hukuk devleti koşullarında ortaya çıkabilir. Direniş-savaşçılarından farklı olarak sivil itaatsiz mevcut düzenin demokratik yasallığını tanımaktadır. Haklı bir sivil itaatsizlik olanağı, demokratik hukuk devletinde dahi yasal düzenlemelerin gayrı meşru olabileceğinden doğmaktadır. 

6
Sivil itaatsizlik ile hukuk düzeninin varlığı ve anlamı bütünüyle sorgulanır olmadığı için devlet yaptırım potansiyelini sonuna kadar kullanmaktan kolaylıkla vazgeçebilir.
7
Sivil itaatsizlik olgusunun yasallaştırılmasına ise arzu edilmeyen olağanlaşma etkisi karşı durmaktadır. Bütün kişisel riskler kalktığında kural çiğneyen protestonun ahlaksal temeli kuşkulanılır olacak, çağrı etkisi de kalmayacaktır. Sivil itaatsizlik yasallık ile meşruluk arasında askıda kalmalıdır.

8
Sivil itaatsizlik olgun bir siyasi kültürün vazgeçilmez yapıtaşlarındandır.

9
Thoreau ve Martin Luther King köleliğe dayalı egemenliğe ve insan hakları ihlallerine karşı koymakla kendi özel kanılarını mutlaklaştırmamışlar, aksine yürürlükteki anayasa ilkelerinin uygulanmasını istemişlerdir.

10
Sivil itaatsizlik “Hakkı” tutarlı nedenlerle meşruluk ve yasallık arasında askıda kalmaktadır. Ancak sivil itaatsizliği bir adi suç imiş gibi kovuşturan her hukuk devleti otoriter bir yasacılığın eğik düzlemine sürüklenmektedir.

Kaynak Jürgen Habermas, Sivil İtaatsizlik-Demokratik Hukuk Devletinin Sınanması, Federal Cumhuriyette Otoriter Yasacılığa Karşı, Çeviren: Hayrettin Ökçesiz, Afa Yayınları, Haziran 1995, İstanbul

Yorumlar