Yaşar Kemal’in Umudu


Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir...

Yaşar Kemal, 11 Kasım 2014 tarihinde 'Fahri Doktora’ unvanı aldığı Bilgi Üniversitesi’ndeki törene bir mesaj gönderir. O mesajda, bir gün Sait Faik’le birlikte edebiyata getirmek istedikleri üzerine konuşurlarken manifesto niteliğinde şu tiradı tarihe not düşerler: “Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olamasın, savaş düşmanı olsun. İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.” İnsanın kendi cinsine, diğer canlı türlerine ve bir bütün olarak doğaya karşı en barbar halini sergilediği post modern zamanları yaşıyoruz. Bugün yüreğimizde umudu dipdiri bir köz gibi saklıyorsak sanırım bunda Yaşar Kemal gibi devlerin payı büyüktür.
devamı...

Onu her okuduğumda, doğanın ve insanın en güzel haline dair yürekten umudu Yaşar Kemal’den daha iyi ve daha güzel dile getiren var mıdır, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Anlayacağın sevgili okur, Yaşar Kemal bende umuttur. O öldüğünde umut da mı öldü peki? Umut ölür mü hiç? Umudun ölmesi için Yaşar Kemal'e ait bütün satırların yeryüzünden silinmesi gerek. Hele de bir tek insanın bile kalmaması. Çünkü bir tek insan kalırsa, o, Yaşar Kemal'in cümlelerindeki umudu bulup çıkarır ve yaşama sımsıkı tutunur. İşte o zaman insana, doğaya, kısaca canlı ve de cansız her şeye dair ne kadar güzel duygu, düşünce varsa dört bir yana yayılır ve buram buram kokusu sarhoş eder insanı.

Bir Ada Hikayesi’nin Mirmingi Adası yok olur mu hiç? Mirmingi Adası'nın umudu, neşesi, bin bir çiçeğe bürünmüş rengâhengi, acılarla sağaltılmış yaşamları unutulur mu hiç? İnsan ile doğa ne de güzel aşka gelmiş Mirmingi'de. Aşk adası, dost adası, kardeşlik adası, umut adası, umudun kanlı-canlı bir varlığa büründüğü insan adası. İnsanın kendini en güzel haliyle gerçekleştirdiği, en güzel haliyle insan olduğu ada. Kırmızı sakallı topal karıncanın zalimler zalimi filler sultanının saltanatına son verişi unutulur mu hiç? Ezilen, sömürülen, hor görülen insanların o güzelim kavgalarını, direnişlerini anlatan dizeler ölür mü hiç? İnsanı insanlığından utandıran her düzene karşı başkaldıran çocukların hikâyesi unutulur mu hiç? Peki ya canım İnce Memed'in o haksızlığa, zulme, bin bir kokuşmuşluğa isyan eden o alev alev yüreği durur mu hiç? O güzelim yürekten, çocuk, genç, yaşlı demeden her bir yüreğe yayılan umut ve sevgi hiç terk eder mi insanlığı? O dağlarda ağalara, beylere, paşalara, sultanlara aman dilemeyen o eşkıyalar ölür mü hiç?

Sanırım en çok da tanrı (eğer varsa) sevinmiştir Yaşar Kemal'in artık yazamayacak olmasına. Çünkü o, bir tanrı sezisi ve görüşü ile resmetmiştir doğayı ve ona dair ne varsa. Ve de insanı... Öyle ki tanrının Yaşar Kemal'i kıskandığı bile rivayet edilir. Karıncalar, kuşlar, balıklar, atlar, arılar, çiçekler, ağaçlar, dağlar, taşlar, ırmaklar, deniz, insan hele de insan... Ah ne güzel! Söz, söz oldu Yaşar Kemal ile. Önce söz mü vardı? Hayır, hayır… Önce Yaşar Kemal vardı, sonra söz, söz oldu. Bakın yazının başında değindiğim mesajda ne diyor Yaşar Kemal’im: Bilinçli olarak ben aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylemek istedim.  Romanlarım yaşam gibi doğru söylesin, yaşamla birlik olsun istedim. Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir.  İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.” Söyleyin bakalım Yaşar Kemal ölür mü hiç?

Yorumlar