Kankan - Arturo Vivante

“Arabayla dolaşıp geleceğim” dedi karısına. “Bir iki saate dönerim.”

Bir mağazaya veya postaneye gitmek için harcadığı birkaç dakikadan fazla çoğunlukla evden dışarı çıkmazdı ama vaktini etrafta takılıp tuhaf işler yaparak –karısı ona ‘Bay Hallederim’ derdi– ve bir de neredeyse hiç yeterli olmamasına karşın hayatını kazandığı resim yapmaya harcardı.


“Peki,” dedi dedi karısı şen şakrak bir şekilde, sanki kocası ona bir iyilik yapıyormuş gibi. Aslına bakılırsa, kocasının evden çıkmasını istemiyordu. Onunla evde kendini daha güvende hissediyordu ve çocuklara bakmasına, özelliğe bebeğe, yardım ediyordu.

“Benden kurtulacağına seviniyorsun, değil mi?” dedi.

“Hı hı!” dedi karısı, onu ansızın çok güzel gösteren ve özlenecek biri haline getiren bir gülüşle.

Arabayla nereye gidip turlayacağını sormadı. İçten içe, güç fark edilen bir şekilde kıskanç olmasına rağmen, zerrece merak etmedi.

Paltosunu giyerken karısını izledi. Büyük kızıyla birlikte oturma odasındaydı. “Kankan yapsana anne!” dedi çocuk. Karısı eteğini tutup kocasına doğru bacaklarını havaya kaldırıp indirerek kankan yaptı.

Dediği gibi öylesine arabayla turlamak için dışarı çıkmıyordu. Aksine, karısının da tanıdığı ama şüphelenmediği Sarah ile buluşmak için bir kafeye gidecekti ve onunla karısının bilmediği göldeki eve, ki anahtarının onda olduğu bir orman eviydi burası, gideceklerdi.

“Pekala, hoşçakal” dedi.

“Güle güle” diye yanıtladı karısı, dansına devam ederken.

Bu, bir kocanın başka bir kadına gitmek için evde bırakmak üzere olduğu karısından hiç beklemediği bir davranış tarzı, diye düşündü. Karısının dikiş dikmesini veya bulaşık yıkamasını bekliyordu, tanrı aşkına, kankan yapmasını değil. Evet, çocukların kıyafetlerini yamamak gibi cezbedici, ilgi çekici olmayan bir şey yapmalıydı. Çorap ve ayakkabı giymemişti, bacakları bembeyaz, pürüzsüz ve gizemli görünüyordu. Sanki hiç onlara dokunmamıştı veya yakınında dahi olmamıştı. Havada bir aşağı bir yukarı sallanan ayakları ona başını sallıyormuş gibi geldi. Eteğini edalı bir şekilde toplamıştı. Bunu neden hep yapmıyordu? Oyalandı. Karısının gözlerinde alay vardı ve güldü. O dans ederken çocuk da onunla güldü. Adam evden çıkarken karısı hâlâ dans ediyordu.

Bu randevuyu ayarlamak için yaşadığı güçlükleri düşündü; telefon kulübesine gitmek, Sarah’yı ofisten aramak (o da evliydi), Sarah’nın dışarı çıkmış olması, onu tekrar araması, hattın meşgul olması, jetonun düşmesi, jetonu almak için kulübenin kapısını açması, nihayet ona ulaşması, Sarah’nın gelecek hafta tekrar aramasını söylemesi ve nihayet randevu tarihini ayarlaması.

Kafede onu beklerken gelmeyeceğini umması kendisini şaşırttı. Randevu saat üçteydi. Saat şimdi on geçiyordu. Pekâlâ, sıklıkla geç kalırdı. Saate ve büyük pencereden Sarah’nın arabasına baktı. Onun arabası gibi ama onunki değil – üstünde portbagaj yoktu. Düz açılır tavan ona tuhaf bir haz verdi. Neden? Şimdi saat 3.15’ti. Belki gelmeyecek. Hayır, eğer gelecek olsaydı, bu, varması için en olası saatti. Yirmi geçiyordu. Ah, şimdi birazcık umut vardı. Umut mu? Onun yokluğunu ummak ne garip bir histi. Randevuyu kaçıracağını umuyorsa, neden ayarlamıştı? Nedenini bilmiyordu ama açık, apaçık ya gelmezse diye umut ediyordu. Çünkü şu an istediği tek şey şu sigarayı ve kahveyi içmek ve bunların hatrına, yapacak başka bir şeyinin olmaması. Keşke vicdanı rahat bir şekilde arabayla dolaşmaya gitseydi, tıpkı söylemiş olduğu gibi. Ama yine de bekledi ve saat 3.30’da Sarah geldi.

“Neredeyse umudumu yitiriyordum,” dedi.

Arabayı göldeki eve sürdüler. Sarah’yı kollarının arasına alırken aklı onda değildi, ne kadar çabalasa da yapamıyordu.

Bir süre sonra, dalgınlığını fark edip “Ne düşünüyorsun?” diye sordu kadın.

Bir an cevap vermedi. Sonra “Gerçekten ne düşündüğümü bilmek istiyor musun?” dedi.

“Evet” dedi, biraz endişeyle.

Gülmesini bastırdı, söyleyeceği şey çok saçma ve aptalcaymış gibi. “Kankan yapan birini düşünüyordum.”

“Oh,” dedi kadın, rahatlamıştı. “Bir an karını düşünüyorsun diye çok korktum.”

Çeviren: Haden Öz

Çevirenin Notu: Kankan, 1840’larda Fransa’da ortaya çıkmış ve hâlâ çok popüler olan, genellikle kadınların yaptığı bir dans türü.

Arturo Vivante, Kankan, öykü, edebiyat, Çeviriler

Yorumlar