Selim Temo: "Dünya okunan bir yazıdır."



Hangi yazar, şair veya karakterle bir gününüzü geçirmek isterdiniz? Neden?

Selim Temo: Ben kafamı Nevski Bulvarı’nın kaldırımlarına vura vura kırarken o çılgın Mayakovski “Ve sessiz sessiz / Rayların dizlerini öperek gelen / Bir tren tekerleği dolanacak boynuma” dizesini nasıl yazdığını anlatsa şahane olurdu.

Okumakla ve yazmakla ilgili ilk anınızı hatırlıyor musunuz? Ne hissetmiştiniz? 

ST: Babam bir Orta Atlas almıştı, ben iyice çocukken. O atlastaki fiziki ve siyasî haritaların üstünde dolaşan ince parmaklarımla gerçekleşen dünya seyahatlerim oldu. Her yerin adını okudum ve zihnime yazdım. Bu yüzden dünya ve gerçeğin okunan bir yazı olduğuna inandım.




İlk kitabınızı elinize aldığınızdaki duygu neydi? 

ST: “Ah! Tamara” çıkacaktı. Beklemeye dayanamadım. 25 Ekim 1995. Kazım Karabekir Caddesi’ndeki matbaaya gittim. Baskı devam ediyordu, ama patron ustayı çağırdı ve beş nüsha hazırlamasını istedi. Nemli nemli beş nüsha. Patronun odasında oturan açık tenli bir kadın bana garip garip bakıp duruyordu. Kendimi dışarı attığımda hemen bir taksiye atlayıp Kızılay’a geçtim. Ağzımda o kadar büyük bir gülümseme vardı ki gören deli sanır diye taksiye bindim. Ama indikten sonra da ağzım küçülmedi.

Sizden bir tek cümle/dize geriye kalsa, hangisi olsun isterdiniz?

ST: “Ax çûyîn çiqas li min tê” (Ah gitmek nasıl da yakışıyor bana).

Yazmak eylemi sizce hangi renktir?

ST: Sarı.

Bir tercih yapmak zorunda kalsanız okumayı mı, yazmayı mı seçerdiniz?

ST: Tercih yaptım aslında ve bu okumaktı.

Hangi karakterinizin sizi yaratmasını isterdiniz?

ST: 25 yaşındayken, 26  günde bir roman yazmış ve Halkevleri Roman Ödülü'nü kazanmıştım. 1998’de, 300 milyon lira iyi paraydı. Evsizdim, parasızdım, ne yapsam ne etsem derken ödül duyurusunu gördüm ve bu romanı yazdım. Bu romanda Mahmut Seven karakteri vardı. Tanımadığım biriydi. Beni yaratmayı reddeder bence. Herif acayip biri. Bir türlü yazamadığım “Gava Genim Seridî” romanımdaki Cewzet beni yaratacak olsa, çok dalgalı biri olurdum bu sefer. En iyisi hiç yaratılmamak!

Yaşar Kemal “ben ‘angaje’, bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım” der. Siz angaje bir yazar mısınız?

ST: Tabii. Hiç düşünmeden. Ama angaje olduğum şeyi çiğnemeyi severim.

Yazmak bir tutku mu, yaşama biçimi mi, yoksa bir başka şey mi sizin için? 

ST: Kader.

Genel olarak hayatınızda, özel olarak da yazma eyleminizde hiç keşkeleriniz oldu mu? 

ST: Genel olarak hayatımda merhametin ihanete ulandığını gördüm. Keşke doğru insanlara merhamet gösterseydim. Okuma ömrü, yaşama ömründen çok daha kısa. Keşke o kadar çok akademik kitap okumasaydım da onlara ayırdığım okuma ömrümü edebi yapıtları okumaya harcasaydım.


selim temo, haden öz, oggito söyleşileri, edebiyat, şiir, roman, söyleşi

Yorumlar