Şükrü Erbaş: "Bütün mazlumların arzularına angajeyim."



Hangi yazar, şair veya karakterle bir gününüzü geçirmek isterdiniz? Neden?

Şükrü Erbaş: Karacaoğlan’la. Baktığı her şeyi, bu kadar derin, yalın, kusursuz  bir yaşama büyüsüne çeviren bir kalbin zerresini olsun anlamak isterdim. 

Okumakla ve yazmakla ilgili ilk anınızı hatırlıyor musunuz? Ne hissetmiştiniz? 

ŞE: Bir köy evinde, küçücük bir tahta sandıkta, sonradan dünya çocuk klasikleri olduğunu öğrendiğim kitapları ilk kucağıma aldığım andı, ölümden de öteye sürecek hatıram. Ne hissedeyim, dünyanın bizim evden, köyden, arkadaşlarımdan ne kadar büyük ve güzel olduğunu düşünmüştüm.

İlk kitabınızı elinize aldığınızdaki duygu neydi? 

ŞE: Son kitabımı elime aldığımda da değişmedi. Bu dünyada bana ait tek şeydi elimdeki. Kalbim, aklım, harflere dönüşmüş olarak avucumda duruyordu.




Sizden bir tek cümle/dize geriye kalsa, hangisi olsun isterdiniz?

ŞE: Öyle bir şey olamaz. Başka birinden olabilirse eğer, Âşık Hüseyin’in “hangi günü gördün akşam olmamış” dizesini söylerdim.

Yazmak eylemi sizce hangi renktir?

ŞE: Zaman sarısıyla ölüm yalnızlığı arasında ne kadar renk varsa onlardan oluşan bir renk olmalı.

Bir tercih yapmak zorunda kalsanız okumayı mı, yazmayı mı seçerdiniz?

ŞE: Tabii ki okumayı. Yazma özürlü ama ısrarla yazan pek çok yazar, okumayı bilselerdi, okudukları, onları kocaman kusurlar işlemekten korurdu.

Hangi karakterinizin sizi yaratmasını isterdiniz?

ŞE: Bu soru sanırım daha çok romancıları ilgilendiriyor. Karakter dediğinizi karşılar mı bilmiyorum ama dünyanın bütün mazlumlarının kaderinin beni var etmesini isterdim.

Yaşar Kemal “ben ‘angaje’, bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım” der. Siz angaje bir yazar mısınız?

ŞE: Hem de nasıl... Emeğe angajeyim, barışa angajeyim, özgürlüğe angajeyim, bütün mazlumların arzularına angajeyim.

Yazmak bir tutku mu, yaşama biçimi mi, yoksa bir başka şey mi sizin için? 

ŞE: Sanırım bir yazgı. Kişinin acısını, rüyasını, öfkesini kirpikleriyle alın çizgilerine, soluğuna, dudaklarının kıvrımına yazdığı bir yazgı.

Genel olarak hayatınızda, özel olarak da yazma eyleminizde hiç keşkeleriniz oldu mu? 

ŞE: Uzun bir zaman oldu; hem de çok sık oldu. Sonradan bunun aptallık olduğunu anladım. Bunun, insanın yaşadığı hayatın büyük bir kısmını inkar etmesinden başka bir anlamı yoktu. Bir gün, “sildim pişmanlığı payıma düşen hayattan” dedim. O günden sonra kusurlarımı sevmeyi öğrendim.


şükrü erbaş, haden öz, oggito söyleşileri, edebiyat, şiir, roman, söyleşi

Yorumlar